Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye büyüyor… Büyüme oranı 2011’de ortalama 9.2 oranında. Uluslararası para fonu – IMF 2012 için Türkiye’yi uyarmış büyüme %2 oranına düşecek diye… OECD ekonomik raporunda ise 2012 yılında Türkiye’nin %3 büyümesini öngörmüş. Bakanlık açıkladı 2012 de büyüme %4 öngörülecekmiş.
Avrupa’da finansal sistemin sıkıntılı olduğu, her yeni gün de bir ülkede ekonomik kriz söylemi dolaşıyor. Avrupa’da bankaların güvenirlikleri sarsılmış, yeteri kadar paraları olsa da bankalar birbirlerine güvenmedikleri için bankalar arasında para dolaşmıyormuş. Dışarıya da para vermiyorlarmış.
Türkiye’de büyümenin motoru olarak, uzun vadeli projelerde uygunluk açısından döviz olarak yurt dışı kredileri çok önemli, peki bankalarımız ihtiyacımız olan finansal kredileri bu durumdaki Avrupa’daki bankalardan temin edebilecek mi?
Türkiye’de uzun vadeli projelerin hayata geçmesi ekonominin hareketlenmesi, işsizliğin çaresi, büyümenin görünen yüzüdür. Büyümenin durgunluğa ve düşüşe geçmesi demek, işsizlik ve ekonomik sıkıntı demektir.
Türkiye Merkez Bankası Aralık ayı ikinci dönem anketine göre yılsonu itibariyle cari işlemler hesabı açığı olarak 75 milyar dolar açığımız olduğu açıklandı. İhracatımız son 4 yılın en yüksek oranda artışı ama cari açık her yıl büyüyor. İç pazar hareketli, AVM’lerde araba park edemiyorsunuz. Aldığınız her şey ithal… Ekonomi al sat olmuş.
Hükümet yurt içi üretimi teşvik önlemlerini hızlı olarak hayata geçirmelidir. Paradan nemalanmak, üretimi geriletir, işsizliği tetikler.
Türkiye’de 2012’de enflasyon yükselecekmiş cari açığımız, milli gelirimizin yüzde onuna ulaştığından bu oran yüksek enflasyonu körükleyecekmiş.
Kısa bir süre durgunluğa neden olsa da geleceğe borçlanma durdurulmalıdır. “Ayağını yorgana göre uzatmayı“ öğretecek ekonomik tedbirler alınmalıdır.
Orta Doğudaki siyasi gelişmelerden ülke olarak bunalmış durumdayız. Arap baharının sonuçlarının ülkeye ne getireceği, ne götüreceği hala tartışma konusudur. İran patlamaya hazır bomba, Irak sil baştan eskiye dönmüş durumdadır. Fransa soykırım yasası ile Avrupa’da Türkiye’ye bir cephe açmış durumda… Tüm bu olaylarla ilgili stratejiler ekonomiyi yakından ilgilendirmektedir.
Dolarda dalgalanmalar, Merkez Bankasının müdahaleleri, doları geçici frenlese de gelişmeler yatırımcıları huzursuz edecek boyuttadır.
Sonuç olarak; 2012 yılına da ülke olarak çok sıkıntılı girmekteyiz.
Sektör olarak bu dönemde yenilik ve teknolojiyi takip ederek yeni projelerle, üretimde innovasyonla müşteriye kendimizi kabul ettirebilir, butik çalışmalarla karlılık sağlayarak başarılı olabiliriz.
Her geçen gün işletmelerin geleceği için endüstriyel tasarım, yenilikçi 3D çalışmalar, üretime yönelik yeni malzemelerle Ar-Ge çalışmaları, nitelikli personel çok önem kazanmaktadır.
Yoksa; aynı işi standart yapanlar, diğerine göre daha iyisini, kalitelisini yapsalar da, fiyat rekabeti içinde birbirlerine zarar vermeye devam edeceklerdir.
Gelecekte ayakta kalacak işletmeler; teknolojiyi takip edip, izleyenler, yatırımlarında fizibilite yapanlar, üretimde verimlilik hesabını bilen, maliyet analizlerini kontrol eden, üretim ve pazarlamada yönetimsel iş organizasyonlarını kurmuş işletmeler olacaktır.
Birol FEDAİ
ARED Yönetim Kurulu Başkanı
Açıkhavada Haberler / Ocak 2012